27 Aralık 2009 Pazar

TKP ODTÜ 2004-2007 Yalanhikayesi


TKP Bizi Nasıl Kandırdı? 1

2004 sonbaharı. Tkplilerin üzerinde "Odtü McDonalds'ı hazmeder mi?" kampanyasından başarıyla çıkmış olmanın verdiği zafer sarhoşluğu. Milliyet'in ilgili haberine bir göz atalım:

Orta doğu teknik üniversitesi’nde açıldığı 4 aralık 1997 tarihinden bu yana öğrenciler tarafından protesto edilen mc donald’s şubesi sonunda kapandı. Broşürler, afişler ve çıkartmalarla Odtü’de mc donald’s bulunmasını kınayan öğrencilerin kampanyası sonucunda ankara hamburger anonim şirketi’ne bağlı olarak çalışan şube kepenk kapattı.
Kampanyaya karşın şubelerini kapatmayı düşünmediklerini her fırsatta yenileyen mc donald’s, 4 yıl dayanabildi. odtü şubesini kapatmalarını yalnızca maddi nedenlere bağlayan bir mc donald’s yetkilisi ise, "müşteri azlığının" nedenini açıklamaktan kaçındı. Mc donald’s karşıtı kampanyaya çok sayıda odtü öğretim üyesi de destek vermişti.

milliyet, 17.12.2001

İşte Demokrat Parti'ye karşı çıkarak doğan, 6. Filo'yu kovarak yeni bir evreye giren Türkiye devrimci gençliği, yepyeni bir evreye giriyordu TKP genel sekreteri Kemal Okuyan'a göre. Tam manasıyla bir kitap kurdu olan genel sekreter, biz diyordu, biz biliriz. Ve TKP, biz bilirizci politikalarına temel oluşturmak üzere ilk baskı makinasını satın alıyordu.

Helmuth Kashar işte bugünlerde ayak basmıştı okula. Ne var ki öss'de elde ettiği üstün başarıyla makine mühendisliğini kazanan Kashar, odtünün geniş kampüsünde kaybolmuştu. Dolmuştan iki durak önce inmiş, kütüphaneden kayıtlarını yaptıracağı standın kurulu olduğu matematik bölümüne kadar kan ter içinde yürümek zorunda kalmıştı. Şişmandı, zorlanıyordu.
Neyse ki Helmuth Kashar kayıt sırasına girebilmişti. Burası ne garip diye geçirdi içinden. Etrafta bildiri dağıtan bu abiler ablalar da kimlerdi? Yadırgamıştı Helmuth Kashar. Karnı acıkmıştı ve bildiri yenmezdi. Tam bu sırada bildiri dağıtanlardan bir abi yanına yanaştı ve ona, üstünden üç yıl geçmiş olan McDonalds hikayesini anlatmaya başladı.
Nu kadarı da fazlaydı doğrusu. "Ulan ben açım siz bir de hamburgerciyi kovdunuz ha!" diye haykırarak sonradan adının Victor Fason olduğunu öğreneceği abinin üzerine atıldı. Ama gerilerden kısa boylu güneş yanığı abla, yani 1.60, aralarına girince kavga sona erdi. Helmuth Kashar, kaşlarının altındaki gözlerini kendilerini ayıran bu hormonlu zeytin gözlü kıza çevirdi. "Bizde kadın kısmına el kaldırmak yok abi" dedi. İçindense, kendi göbeği ve tek kaşı düşünüldüğünde bundan güzeline can kurban abi düşüncesi geçiyordu. Kızın aklıysa partisinin siyasi propagandasındaydı. Kashar'a, matematik kantininde bir çay içmeye ne dersin sorusuna aldığı yanıt, tamam abiydi. Helmuth Kashar aşık olmuştu. Partili olmasına ramak kalmıştı.

Goşistbaşı sıkıntılıydı. Odtü Fizik bölümüne kaydolacaktı. Tkplileri o da gördü. Başına üşüşen partili abi ve ablalarını, gidin başımdan diyerek kovdu. Canı şarap çekmişti. O henüz bir anarşistti.

Vakit ikindiyi biraz geçiyordu ki ortalık karardı. Helmuth Kashar hatırlamaya çalışıyordu. Bilgisayar oyunlarında ekran neden kararırdı. Elbette oyun bitince. Ayırdına vardığı bu gerçek onun ölümü demekti. 1.60'ın kucağına düştü. Korkudan bayılmıştı geleceğin gereğinde korkusuzca çarğışmaktan korkmayacağını beyan eden ayısı.

Güneş de tutulmamıştı. Gelen Mümtaz Karakuş'tu. Karanlıktan o sorumluydu. Esmer derisi bütün ışığı çekmişti. Derken ortalığı kızların çığlıkları kapladı. Göz gözü görmediğinden kimse ne olduğunu anlayamadı. Ta ki Mümtaz Karakuş şapkasını takana, güneşin cezasını hafifletene kadar. Meydandaki bütün kızların etekleri yırtılmıştı. Erkekler Mümtaz Karakuş'un yakasına yapışacaklardı. Birden irkildiler. Bu adamın gözleri kurbağa yeşiliydi. Tiksintiye kapılan kalabalık kaçarak dağıldı.

Benim ne safariye çıkmışlığım vardı, ne de hayvanat bahçesine gitmişliğim. Ama o gün tanıdım maymun, muza ve yemişe doymayan, kafası bir baykuşunki gibi omzuna vidalanmışcasına 360 derece dönebilen bu adam ilk görüşümden beri defalarca kanıtladığı üzere iki yüzlülüğün sembolü olmaya devam ediyor benim için. Hazırlık seviye tespit sınavı için kaldığımız geçici yurtta aynı odaya düşmüştük bu adamla iki günlüğüne. Hoşbeşten sonra ilk sorusu, sabunun var mı?, oldu. Düşünmeden verdim, düşünsem de aklıma gelmezdi o kadarı. Herif sabunumla tuvalete girdi. Ben sabuna elimi sürmedim bir daha. O sabun ne olmuştur bilemem. Belki yanında götürmüştür asıl yurtlarımıza dağılırken biz, belki de tozlanmış, kurumuş, halının kenarına yapışmış duruyordur.

Ben bu fotoğrafın neresindeydim. Hiçbir yerinde. Parmağım henüz kopmamıştı, deklanşörün üzerindeydi. Yalnızca kitap okumak, ansiklopedi karıştırmak istiyordum; günlerimi kütüphanede geçirmekti tek dileğim.

TKP Bizi Nasıl Kandırdı? 2

Yaşamım boyunca başıma gelen en büyük talihsizlik, Mümtaz Karakuş'la aynı odaya düşmektir. Burnundan sümük, gözlerinden şeytanlık akan bu yerine göre Adanalı yerine göre Adıyamanlı, tezek çuvalından çıkmışcasına pis kokan hainin babasına soruyorum: Ulan pislik herif, neden fakirdin?

Mümtaz Karakuş kırmızı şaraba burun kıvırıp epeyce geniş bir alanı gölgesi altında bırakıp beyaz şarap içen bir fakirdi. Etin lezzetlisini, kadının budlusunu beğenirdi. Kuzu çevirtir, kadın budu kemirirdi. Dişleri Appiah'ın dişleri gibi bembeyazdı. Güzelliğiyle övündüğü parmakları şişman sosislere benziyordu. İşte TKP'nin örgütleyebildiği; ama kandıramadığı tek adamdı Mümtaz Karakuş.

6 Kasım 2004 YÖK eyleminin hemen ertesinde Türkiye Komünist Partisi saflarına katılan Mümtaz Karakuş etrafına en şişkini benimki olan bir cüzdanlılar ağı ördü; SkyWater ve Bur-Laos'u sömürdü. Elinde gazete kız peşinde kalın baş parmakları üzerinde bale yapan Karakuş'un pek bayağı bir zerafetle süslenmiş pişkin gülüşü hala hatırlayanların tüylerini ürpertir.

Ne var ki partililiğinin üzerinden bir yıl geçmeden Mümtaz Karakuş'un beyaz dişlerinin aslen kaplama olduğu anlaşılır. Bir buçuk yıl dolduğunda Karakuş'un pençelerinden kan damlamaktadır! Nihayet ODTÜ'de 16 Mart 2006 Abbas Güçlü ile Genç Bakış, şeflerinin şeflerine övgüyle bahsettiği büyük örgütçü, yiğit devrimci Kürdistanlı Karakuş efsanesinin bitişine işaret etmiştir. Vaziyetin vehametini büyüten, beş şişe bira içmiş bir halde programa katılan ve mikrofonu elinden bırakmayan Karakuş'un Sinan Aygün'e yönelttiği aptal soruları değil, sarhoş sarhoş açılıp kapanan çenesinin altına iliştirdiği yurtsever cephe kokartı olmuştur. Bundan sonra kendisi de elde ettiği külotlardan tatmin olmuş olacak ki devrimciymişcesine görünmeye çabalamaktan vazgeçmiş, "allahına kitabına adanalıyıkçı" ideolojinin etkisi altına girmiştir. Fakat TKP, Mümtaz Karakuş'a soylu bir lord mualemesi etmeye devam etmiştir. Ta ki KArakuş, Merkez Komite'ye yazdığı mektupta Kemal Okuyan'ın yerine geçme niyetini açığa vuruncaya kadar. Kemal Okuyan'ın itirafları altında bunalan, terleyen Karakuş, serinlemek için berbere gitmiştir. Fakat Aydemirist-Kemalist tanımlar altında kafası karışan berber Mümtaz Karakuş'un ensesini yolunmuş tavuk kalçasına çevirmiştir. Morali bozulan Karakuş'un insan içine karıştığı görülmemiştir bundan sonra.

Dönem Sarı Okhan'ın koltuğu Independent Odd-in'e bırakmaya hazırlandığı bir zamandı. SİP döneminden kalma bir parıltı olan Sarı Okkan'ın varisi Independent Odd-in, babacan tavırlarıyla yalnızlıktan sıkılan gençleri kolayca örgütleyebiliyordu. Fakat devir teslim gerçekleştikten sonra Independent Odd-in bambaşka bir kimliğe büründü. O artık içten yanmalı motor Body Headson'u omuzları üzerinde biz zavallılara hitap ettiren biricik liderimizdi. Okuma yazma bilmeyen, henüz evrimleşmesini tamamlayamamış; ama dut bülbülü yeni yetmeler arasında yaptığı terbiyesizlikler ve adım atmadan önce tüm olasılıkları düşünmesi sayesinde etkili olan Body'yi seçmesi, Odd-in'in yeni örgütlenenler karşısında elini güçlendirmek içindir.

Independent Odd-in, hazırlığın sonunda denetimi tamamiyle ele geçirmiş bir diktatör olarak karşımıza çıktı. Yalnızca diğer solcu arkadaşlarla değil, dış dünyayla da iletişim kurmamız gayri resmi bir şekilde yasaklanmıştı. Büyük Reis Kemal Okuyan ve finosu Aydemir Güler'in yazıları tarafımızdan vahiymiş gibi tek karşı çıkış olmaksızın kabul ediliyor, Independent Odd-in ve yardımcısı durumundaki Victor Fason'un her konuşması derin bir sükunetle sonlanıyordu. Sözlerine bir kez bile karşı çıkılmayan bu iki adam güçlerini cılız entellektüel birikimlerinin mecbur kıldığı gözle görünmez baskıdan alıyorlardı.

Odd-in'in otoritesini Kemal Okuyan bozdu. Biz Bilirizci Politik Gelenek'ten gelme Okuyan, 2005 yazında erken seçim olacağını söylüyordu. Bu benim aklıma yatmamıştı, Akp gücünün doruğunda görünüyordu.

Seçim olmadı. Tkp yanıldı.

Yazdığım kısa hikayeyi uzatma niyetimden vazgeçtim. ŞimdiTKP'nin genel özelliklerini sıralayacağım. İsteyen inanmaz, gider örgütlenir, pişman olur. Benden söylemesi.

1. Yalancıdır.

2. İçten hesaplıdır.

3. Sizi nasıl ikna edeceklerini değil, nasıl kumpasa getirecekleri düşünürler.

4. Dogmatik düşünürler.

5.Demagojide ustadırlar.

6. Marx okurlar.

7. Nazım Hikmet okurlar.

8. Lakin Kemal Okuyan'a ibadet ederler.

9. Solcudurlar.

10. Ama solcular polise taş atıyor, polis de dövüyor derler.

11.Tkp'de bayrağa saygısızlık kabul edilemez.

12. Yalnız Tkp'de Stalin'e de saygısızlık kabul edilemez.

13. Tkp yerli malı yurdun malı der. Yurdunu seven Tkp'nin yerli silah sanayini desteklemesine şaşılmamalıdır. Çünkü Tkp, silahlar biz iktidarı aldıktan sonra devrimi savunmakta kullanalım diye üretilecektir düşüncesindedir.

14. Tkp'de parasızlık kabul edilemez. Aidatlar geciktirilmemelidir.

15. Tkpliler'de partili olmadan önceki kekemelik oranı on binde üçtür.

16. Tkpli olduktan bir yıl sonrasına bakıldığında kekemelik oranı yüzde yirmi yediye çıkar.

17. Tkplilik yanlışına devam eden saf ve temiz Anadolu çocuklarının yüzde seksen dokuzu, partililiklerinin ikinci yılında dilini yutar.

18. Tkplilik illetinin farkında olup kariyerist kaygılar güdenlerin, yani partililerin yüzde altısı dillerini ısırmaya başlar ikinci yıllarında.

19. Geriye kalan, partililik serüvenine devam eden yüzde beşlik kesimin dili Kemal Okuyan'ın bademciğinin yaydığı titreşimleri sese çevirmek kaydıyla serbesttir. Tkp içinde bu kesime "kadro" ya da "sekreter" denir.

Şimdi Neredeler?

Acaba 2004-2006 arası Odtü'de TKPli öğrenciler imzasıyla afişleme yapıp bildiri dağıtanlar şimdi nerede, ne yapıyor?

Victor Fason: Ege Üniversitesi'ne yatay geçiş yapan Victor Fason'dan iki yıldır haber alınamıyordu ki izine facebookta rastlandı. Kemal Okuyan tipi orta yaş TKPlisi bıyığı bıraktığı dedikoduları doğrulanmış oldu böylece.

Independet Odd-in: S-in'le evlendi. Odtü'de mezun olmak üzere olmanın keyfini hiçbir şeye değişmem diyor ve ısrarla mezun olmuyor. Siyasi çalışmaya ara vermiş durumdaysa da TKPli öğrencilerin resmi bir parçası olmaya devam ediyor.

S-in: Mezun oldu. Yaşamını çeviri yaparak kazanıyor.

Aztek Erbaş Alpan: Gıpta edilen genç Gelenek yazarı, Odtü fiziki iktisatta anadal yapmış olarak 4.00'la bitiren Alpan, mezun olur olmaz Amerika'nın yolunu tuttu. Yüksek lisans yapıyor. Hakkında yayılan "Biz McDonald's önünde yatarken Aytek kütüphanede ders çalıştı, ortalama yaptı. Biz hayat kaygısına düşüp partiden ayrılınca ayıplandık. Ama o ahkam kesiyor, omuzlarda geziyor, en yüce devrimcilerden daha devrimci kabul ediliyor." söylentisinin eskisi kadar lafı geçmiyor artık. O da facebook'ta.

Body Headson: Makine mühendisliğinde okumaya devam ediyor. Ortalaması 3.00. Genç başkan Erkan Baş'ın büyük hayranlarından biri haline geldi. Siyasete paydos dedi. Ama parti kimliği cüzdanının en görünür yerinde, prezervatifin üstünde. Sorulduğunda, ben Kemal'den Aydemir'den daha iyi bilemem, diyor.

Helmuth Kashar: Çayı bıraktı. Kilo aldı. İndymedia'dan kaçarken Google'a düştü. Kirli sakal bırakıyor. Makine mühendisliğine devam ediyor. Bildiri dağıtmaktan müzdarip. Ama hâlâ umutlu ve partili.

Mümtaz Karakuş: Partiden ayrıldıktan sonra advance fizik okumaya başlamıştı ki tekrar normal fizike geçmiş ders yüküne dayanamayarak. Londra Üniversitesinden gelen teklifleri burnunun ucuyla reddeden Karakuş Japonya'ya gitmeye hazırlanıyor.

Goşistbaşı: Odtü fizikte okumaya devam ediyor. Partiden ayrıldıktan sonra altı aylık bir fetret devrine giren C.Goşistbaşı, bu süreyi İstanbul'da ikamet edip Red Dergisi'nde yazmakla değerlendirdi. Odtü fizikte okumaya devam eden Goşistbaşı kendini faşizme karşı mücadelede bulduğunu söylüyor. Goşizme devam diyor.

Hikmet Üstüaçık: Partiliğe devam ediyor. Altlı üstlü şapka takmayı düşünüyormuş, 1.60 çocuk istemiyormuş.

1.60: Eski heybetinden eser kalmamış. Bir zamanlar üst birimdeyken şimdi elinde kala kala Hikmet Keltoş'u kalmış. Neyse canım, Üstüaçık bahane, mezuniyet şahaneymiş. Partililiğe devammış. En son İstanbul'da Hikmet Üstüaçık'ın arabasında görülmüş.

*2005 Mayıs BAGEH'le A4 Meydan Muharebesi

TKP'nin Yurtsever Cephe'yi kurması, Bageh (Bağımsız Gençlik Hareketi) tarafından temsil olunan Kürtlerin yurtseverlik kavramının asıl sahiplerinin kendileri olduğunu iddia etmesi, karşılıklı görüşmelerde TKP'nin yurtseverlik kavramından vazgeçmemesi üzerine Bageh'in güç kullanma niyetine kapılarak 9 Mayıs 2005'te Odtü'deki Y.Cephe afişlerini indirmesiyle Beşeri Binası önünde başlayan küçük çaplı çatışmaların 11 Mayıs'ta, A4 kapısının birkaç metre ilerisinde vardığı büyük boyuta TKP vs BAGEH A4 Meydan Muharebesi denir.

9 Mayıs'ta TKP'liler afişlerini saat 17.00'da kendileri indirmek suretiyle okulu terk etmişlerdir. Fakat taraflar arasında uzlaşma sağlanamaması, bunun yanısıra BAGEH'in, TKP'nin görece zayıf olduğu Ankara'nın diğer üniversitelerinde(Bu arada TKP ile BAGEH arasındaki olaylar Ankara ili ile sınırlı kalmıştır.) delici aletler ve zincir gibi suç unsurlarını da kullanarak giriştiği üstünlük mücadelesi,TKP'nin bütün kuvvetiyle, başında on kişi olan ve Kimya Bölümü'nün önünde konumlanmış BAGEH standına saldırmasıyla yeni bir boyut kazanmıştır(10 Mayıs). Sayısı 100'e varan ve düşmana karşo 1'e 10'luk üstünlüğe sahip olan TKPlilerin başında Aztek Erbaş Alpan vardır. Fakat TKP'nin bozgunuyla sonuçlanan çatışmanın kritik hamlesini "age of empires" delisi Victor Fason yapmış, birliklerin yarısını arkadan dolandırmayı denemiştir. Böylece TKP saflarında kimin düşman kimin dost olduğunu seçememe sorunu ortaya çıkmış, zaten çoğunlukla çekingen dövüşen TKPlilerin 80'i çatışmayı seyretmiştir. Bu yenilgide Bagehlilerin standın altına sakladıkları taşları kullanmalarının da büyük etkisi olmuştur. TKPlilerin dağılmasını araya giren jandarmalar önlemiştir.

Victor Fason'un beceriksizliği ve Aztek Erbaş Alpan'ın ataleti üzerine komuta Kartal'a geçmiştir. Kartal, TKP'yi büyük bir hızla alandan uzaklaştırmış, A4 kapısından okul dışına taşımıştır. Toparlanan ve sayısı 70'e ulaşan BAGEHliler de takibe başlamışlardır. Fakat önce davranmak TKP'ye yokuş yukarısında mevzilenmek fırsatını vermiş, yarım saat kırk beş dakikalık bir taşlaşmadan sonra bir polis panzeri, bu sefer BAGEHlileri bayır aşağısında sürüklenerek ezilmekten kurtarmıştır. Zaferin arkasında Kartal olmasına rağmen zafer takısının altından geçmek, çatışma boyunca megafonu elinden düşürmeyen Victor Fason'a layık görülmüş, Fason, iki yıllık diktatörlüğü süresince mareşalliğin getirdiği itibardan önemli ölçüde yararlanmıştır.

2005 Haziran- Temmuz İstanbul'da Gençlik Kampı

Güneş görmeyen ağaçlarla kaplı arazide üç gün üç gece süren, su gibi biranın tüketildiği ve seviyesiz ilişkilerin yaşandığı, boşu boşuna altına girdiğimiz yüklü mali külfetinden başka bir getirisi olmayan, en siyasi bölümlerini Kemal&Aydemir ikilisinin obaya seslendiği zamanlar olan, bugün geriye baktığımda, obamızı "inek obası" olarak isimlendirmekten hiç gocunmayacağım kamptır. Çadırda kalmışızdır, ama soğuk sandiviçlerimizin pahada ağırken gerçekte lezzetten payına düşenden çok azını alması levazım sisteminin çöküntüsüne işaret etmiştir.

*2006 Ocak Mümtaz Karakuş'la Genç Bakış

2005 yılında Milliyet yazarlarından Hasan Cemal, Derya Sazak, Fikret Bila, Meral Tamer, Abbas Güçlü'nün yönetiminde Genç Bakış için Odtü'ye gelmişlerdi. Bir pazarcıdan farksız Mümtaz Karakuş'un çığırtkanlığını yaptığı gürültüyle ağırlamıştık liberallerimizi. Onlar kazanmış, biz kaybetmiş olmuştuk sesimiz kişneme gibi değil de anırmaya benzer çıkmıştı çünkü.

Ertesi yıl aynı ayda Genç Bakış yine Odtü'de yapılacaktı. Merkezi katılım için herhangi bir karar alınmamıştı. O gece beş birayı hainliğin zehriyle karıştırıp içen Mümtaz Karakuş'un, göğsünde yurtsever cephe kokoartı olduğu halde televizyona çıkacağından sorumlularımızın hiçbirinin haberi yoktu. Benim gibi sıradan adamlarınsa pek azının. Anlatılanlara göre Karakuş hemen mikrofona atılmış, yarım saat acayip acayip sırıtıp, alkolün ve fındık beyninin ürettiği martavallarını anlatmaktan soruya sıra gelmemiş. Tüm salona ve ekranları başındaki yüz binlere rezil olmuşuz. Ama Mümtaz Karakuş hala tüm salonun kendisini ayakta alkışladığını iddia ediyordu. Bundan sonra ben de, henüz hainliklerinden haberdar olmadığım için Karakuş'a vermeye devam ettiğim desteği azaltmaya başlayacaktım, Mümtaz Karakuş'u ezmesi, üzerine çıkarak adımlaması gereken bir basamak olarak gören Body Headson ona karşı düşman siyaseti gütmeye başlayacaktı ve nihayet Goşistbaşı gizliden gizliye kurduğu, hazırlığı Mümtaz Karakuş sülüğünün aleyhine çevirecek planlarını uygulamaya koyacaktı. Sinan Aygün'lü Genç Bakış'tan sadece beş ay sonra, bir zamanların haftada ortalama altı gazete satan kurbağa yeşili gözlü devrimcisi aktif siyaseti bırakacak, partide geçireceği son bir buçuk yıl maddi ve manevi gelir kayıpları olarak Mümtaz Karakuş'un hanesine yazılacaktı. Yeter artıkh! Morallim bozülüyür, dediğinde artık çok geçti, efsane sona ermişti.

ODTÜ TKP 2004-2006; Öne Çıkan Karakterler

*Victor Fason: A4 Muharebesi Kahramanı. ODTÜ TKP'nin 2005-2007 yılları arasındaki Alex de Souza'sı. Elindeki megafonuyla gerçek hayatta Age of Empires oynayan generali. Üç yıl boyunca Odtü'de Tkpli Öğrenciler öbeğinin tek tanımı. Yer yer sırıtan bilgi açığını rahatlatan ses tonuyla şaşmayan insan tahlilleriyle kapatanı. Giderek haftalık Yurtsever Cephe toplantılarının tek konuşmacısı haline geleni. 2007 Genel Seçimleriyle gelen, aslında daha önce beklenen dağılmayı en az bir yıl geciktireni ve öğrenim hayatına İzmir'de devam etme kararını vermemiş olsa hasarı azaltacak olanı. Günahıyla sevabıyla parlak zekası, hayatını partiye adamışı.

*Independent Odd-in: 2004 girişli 20 kusur yeni TKP'linin hemen hemen tamamının örgütleyicisi, zamanından, hayatından fedakârlık yaptığı su götürmez olan marksizm bilgini. Ne var ki örgütlediği adamlara karşı sergilediği babacan tavırların yerini huysuz ihtiyar tutuculuğuna bırakması uzun sürmemiştir. "Bölümleri örgütleyeceğiz!" iddiasıyla yola çıkılan ve böylece 2004-5'te sergilenmiş müthiş örgütsel pratiğin bir anda eylemsel zaafiyete döndüğü, örgütün dağılma evresine girdiği 2005-6 döneminin baş sorumlusudur. Daha sonradan öğrenilmiştir ki Odtü'de hazırlığa değil bölümlere yüklenilmesi kararı Kemal Okuyan aklı evelinin diktasının dışına çıkamayan Öğrenci Bürosunca verilmiş. Ama dönemin Odtü sorumluları Independent Odd-in ve Victor Fason, onlara siz kim oluyorsunuz da İstanbul'dan Ankara'nın vereceği yerel kararları belirleme kuşluğunu işliyorsunuz, demeliydiler. Bölümlere yüklenilecekse bile Odtü, en iyisini ancak Odtü örgütünün bilebileceği bir sorunda kendi çözüm yöntemlerinde ısrar etmeliydi. Burada Odtü örgütü dediğimize göre biz de suçluyuz; ama bir yere kadar: 2004-2006 dönemi, bizzat bu iki adamın yerleştirdiği gayri nizami savaş taktikleri neticesinde her türül farklı düşüncenin, ciddiyeti ve derecesi ne olursa olsun hizipçilik, ukelalık ve cahillikle yaftalandığı bir dönemdi. Ama bu işleri bizden daha iyi bilmesini bekleyeceğimiz Odd-in de Kemal Okuyan karşısında, bizim ona karşı içine düştüğümüz basiretsizliğin aynısının içine düşmüş haldeydi. Bir farkla: Bizim aramızda çırpınanlar, en nihayetinde her söze kafa sallayanlarımızda dahi, kendi içi dünyalarını ikna etmenin mecburiyetini kanıksamış oldukları halde ikna olamamanın verdiği huzursuzluk vardı.

*Aztek Erbaş Alpan
Alan Çalışması: 4
Örgütçülük: 4
Örgütleme Becerisi: 20
Hitabet: 18
Bire bir: 20
Savunma: 20
Atak: 10
Kontra-Atak: 20
Hız: 20
Dar Alan: 3
İtaat(Okuyan'a): 20
Bağlılık(Komünizme): 3


*Body Headson: Karakteristik özelliklerini "TKP Bizi Nasıl Kandırdı? 1" başlığının sondan ikinci paragrafında anlattığım Body Headson, odtü makineye çıkışta beyaz eşya dükkanı sahibi olmak amacıyla gelmişken başımıza iki haftada devrimci önder kesilmiş, benim gibi kamu yönetimine kaymakam olma hevesiyle gelen idealistlerle dalga geçmeyi marifet saymıştır. Karşılığını da çoğu zaman yok sayılmakla ve hiçbir zaman sevgimi kazanamamakla almıştır. Yalnız açık konuşmak gerekirse ben fareydim o da dağ. Çünkü hazırlıktaki otoritesi tartışılmaz gençlik liderimiz Body Headson'du. "Benim liderim değil. "demek bir anlam ifade etmiyordu kendi başıma liderliğe soyunmadıkça. Benimse ne bu sorumluluğu üstlenecek kadar partiye bağlı olduğum zaman oldu, ne de insanları samimiyetin değil; yalanlara, budalalıklara ve ahlâksızlıklara karşı savaşın değil kişisel hırsların götürdüğü fikirlerin yönettiğini anlayacak kadar uyanık olduğum zaman oldu.

*Helmuth Kashar: "Mahmutdar, mahmutdar, mahmutdaroğlu. Kaşlı, .ötlü ve göbekli bir insan oğlu... Selülitler sıvandı bu bir duello..." tahribata uğratılmış Kemal Kılıçdaroğlu şarkısından da anlaşılacağı üzere tek kaşlı, beş yılda ancak iki gram eritilebilmiş göbekli kumral bir adamdır Helmuth Kashar. Kemal Okuyan'a olan hayranlığını vücuduna yansıtmakta zorlanan Helmuth giyimiyle öne çıkmaktadır. Kemal Okuyan tipi kareli gömlek, açık renk kot pantalon ve kahverengi kemeriyle siyaset meydanında boy gösteren; ama poposu meydanın dışında kalan Helmuth Kashar bizden altı ay geç örgütlenmiştir. Geldiğinde bir de bakmıştır ki yaşıtları sekreter olmuş, telefon ellerinden düşmüyor. Hemen "Benim ne eksiğim var abi?" demiş, A1018'inin üzerine sifonu çekip kameralı son model bir cep telefonu satın almıştır. Aynı sırada Helmuth Kashar'ın ulağı Ayberk Sözkesen İlhan İlhan Kitabevini talan ederken görülmüştür.
Kısa sürede marksizmi öğrenen, enternasyonalvari bir afişçi ve bildiri dağıtıcısı haline gelen Helmuth Kashar, elindeki son model telefonda göz önünde bulundurularak "sekreteri muamma" ilan edilmiştir. Bu espriye kızan ve ikinci kez sifonu çekmeye yönelen Helmuth zor sakinleştirilmiş, sırf rızası olsun diye "olağanüstü yetkili cep telefonlarından sorumlu sekreter" mevkiine atanmıştır. Sevincimi belli etmeyeceğim, ağırbaşlı olacağım derken içi hava dolan ve olduğundan da şişman gözüken Helmuth'a zıpırlardan biri iğne batırmış, havası kaçan Helmuth kuzey-doğu yönünde gözden kaybolmuştur. Enkazı MHP Ordu il binasının üstüne düşen Helmuth kısa süreli bir MHP-TKP gerginliğine sebebiyet vermiştir. http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=177160 İğneyi batıran fırlamayı örgütten uzaklaştıran parti, Helmuth'a ne kadar değer verdiğini bir kez daha göstermiştir. İlerleyen yıllarda 1.60'la fırtınalı bir aşk yaşayan, tarafımdan alaya alınan http://baykusbasar.blogspot.com/ , tepkisini şaşkın şaşkın "Sen benle daşşakh mı geçiyorsun abi?" sorusuyla gösteren ve beni yaran Helmuth, 2009 yılı itibariyle TKP ODTÜ'nün birinci adamıdır. Artık istediği gibi gerine gerine gezinebilmekte, poposuna batırılan iğneyle havada sinirli sinirli dört dönme tehlikesinden uzak yaşamaktadır.

*Mümtaz Karakuş: "TKP Bizi Nasıl Kandırdı? 1" ve "TKP Bizi Nasıl Kandırdı? 2" başlıklarında yeterli bilgi bulunmaktadır lümpen kuşaratör Mümtaz Karakuş'un hakkında.

*Goşistbaşı: Hem istenmeyen, hem de vazgeçilemeyen adam. Kendi tarafına sağladığı yararın büyüklüğünden kat kat fazla zararı karşıtlarına verdiğinden olsa gerek. Dilini tutamayan, açık fakat aynı zamanda saçık sözlü sol tarihi profesörü. Örgütleniş süreci de ayrılışı da uzun ve sıkıntılı bir süreç sonunda mümkün olabilmiştir. "Daha fazla Goşizm, TDKP'ye bin selam!", "Yaşasın Snowball, Kahrolsun Napoleon!" disturlarını şiar edinen Goşistbaşı genç yaşına rağmen daha şimdiden Odtü solunun hatrı sayılır isimlerinden biri haline gelmiştir. Body Headson'un bu durumu kıskandığı dedikoduları kaştan kaşa dolaşmaktadır. Bu dolaşım yalnızca Helmuth Kashar'da sekteye uğramaktadır. Çünkü Helmuth Kashar tek kaşlıdır.

*Hikmet Üstüaçık: Bilgi deposu. Üçüncü sınıfa kadar örgütlenmeyerek ve partiye girdiği andan itibaren politbürokratikleşerek ne kadar ilkeli bir keltoş olduğunu göstermiştir. Benim kafanın yanlarının açılması sebebiyle kendisine benzemekten korkulasıdır. Yine de kim vardır ki zaafı olmayan? Ahmet Üstüaçık, en azından dedikodudan uzak durur, sohbete açıktır. Partideki ilk vukuatı 1.60'la olmuştur. Bu hareketiyle Helmuth Kashar'ın şimşeklerini üzerine çekmiş midir bilinmez. Fazla yakışıklı olmasa da yeterince ayrık kaşları Helmuth Kashar'a hava atmasına yetmektedir.

*1.60: Çalışkan, bir zaman alçakgönüllü bir zaman ukela, davaya inançla davacılara itaati birbirine karıştıran, Kemal Okuyan'ın, Aydemir Güler'in, Metin Çulhaoğu'nun yazılarını altlarını çizerek okumayı alışkanlık haline getirmiş bir kuşağın en kurşunlusu.



TKP/Yurtsever Cephe

Bir Zamanlar ODTÜ'de TKPli öğrenciler

Victor Fason
Body Headson
Sarı Okhan
Aztek Erbaş Alpan
Celil Dayborn
Sedat Üstün
1.60
Helmuth Kashar
Camel Toschak
Goşistbaşı
Kaval Kocabaş
Kaval Parmaksaçta
Yetkin Ms. Parmaksaçta
Mümtaz Karakuş
Aykut Didimli
Independent Odd-in
S-in
Uzun Çubuk
Kısa Çubuk
Independent Usbekistan
III. 1,60 (deli)

Bur-Laos
SkyWater
Derman Eşkiya
Hikmet Üstüaçık
Dengin Matematik
Turat Ayrılan

4 yorum:

  1. Şu aralar kork bence biraz...

    YanıtlaSil
  2. bİR zamanlar itirafçılar çıkardı trt yayınlarında...hani beni kandırdılar para teklif ettiler bilmem ne diyen...onlar bile sizin kadar alçalmamıştır...TKP büyüyor daha da büyüyüecek sizde anca böle internet sayfalarında mastürbasyon yapar insanlara çamur atarsınız....

    YanıtlaSil
  3. yazı sahıplerı kadar şerefsız onursuz haysıyetsız alçak ınsanlar olamaz! bu dunyaya daha gelmemıştır! buna ınandım bu yazıdan sonra cunku hıckımse ama hıckımse faşistler bıle altından kalkamadığı becerenedığı ışe bu sevıyeyle yaklaşmaz!! soyleyecek soz yok. hepınız en ala orospu cocuğusunuz! acız uşak satılmış yavşaklar gıbı burjuvazının sikinin ustunde kahpelığın lağam cukurundasınız! hepınız kım daha cok para verecek dıye kıçını hangı parababasına doneyım dıye başı donen sıyası fahışelersınız!!! ağınıza sol kelımesının ''s'' nı almayın!!! cunku o TKP hepınızı zevkten dort koşe edecek!! çığlıklarınız zevkten acıya donuşene dek!!! OROSPU ÇOCUKLARI!!!!!!

    YanıtlaSil